YARGITAY KARARI
MAHKEMESİ: Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI: 2022/353 E., 2022/595 K.
SUÇ: Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması
HÜKÜM: Mahkûmiyet
İTİRAZ EDEN: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
Yargıtay (8). Ceza Dairesinin 23.01.2024 tarihli ve 2022/6154 Esas, 2024/608 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 21.02.2024 tarihli ve 8-2022/146506 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kanuni süresi içinde yapılan aleyhe itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308. maddesinin ikinci fıkrası gereğince Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü:
- İTİRAZ SEBEPLERİ
Uyuşmazlık, sanığın sabit eyleminin nitelikli hırsızlık mı yoksa banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu mu olduğu noktasında toplanmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 04.10.2022 tarih, 2019/8-152 E., 2022/605 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere; ATM’den başka hesaba havale işlemi yapılması halinde eylem 5237 sayılı TCK’nın 142/2-e maddesinde tanımlanan nitelikli hırsızlık suçunu oluşturur.
Ancak, ATM’de unutulan kartın fiziksel olarak kullanılması suretiyle aynı cihazdan doğrudan para çekilmesi eyleminin basit hırsızlık kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yönündeki değerlendirme yerinde görülmemiştir. Çünkü:
- Her iki durumda da bilişim sistemleri kullanılmakta,
- Veriler üzerinde sanal ortamda değişiklik yapılmakta ve
- 5237 sayılı Kanun’un 244. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen fiiller gerçekleştirilerek haksız çıkar sağlanmaktadır.
Dolayısıyla, eylemde 142/2-e maddesinde yer alan “bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık” suçu oluşmaktadır.
- GEREKÇE
Olayda, mağdure para çektikten sonra ATM’de kartını unutarak ayrılmış, sanık ise bu durumu fark ederek aynı kartla 480,00 TL para çekmiştir. Kamera kayıtları, mağdure beyanı, sanığın tevil yollu ikrar içeren savunması ve banka yazıları eylemi doğrulamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 11.02.2020 tarihli, 2017/8-349 E., 2020/69 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanık elinde bulundurmadığı bir banka kartı ile işlem yapmışsa ve amacı sadece mağdurun parasını çekmekse, bu eylem 5237 sayılı Kanun’un 141. maddesi uyarınca hırsızlıktır.
Bu nedenle, suçun 245/1 kapsamında banka kartı kötüye kullanılması değil; nitelikli hırsızlık (142/2-e) olarak değerlendirilmesi gerektiği yönündeki itirazın yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
III. KARAR
- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine,
(Başkan Doç. Dr. …’ün karşı oy gerekçesiyle: sanığın eyleminin bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunu oluşturduğu ve bu nedenle itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiğine dair karşı oyuna karşılık oyçokluğuyla) - 5271 sayılı Kanun’un 308. maddesi uyarınca, itirazın incelenmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na tevdiine,
24.04.2024 tarihinde karar verildi.
(K.D.)
KARŞI DÜŞÜNCE
5237 sayılı TCK’nın 142. maddesinin gerekçesi, hırsızlığın bilişim sistemleri aracılığıyla işlenmesini nitelikli hal olarak düzenlemektedir. 243. madde gerekçesinde ise bilişim sistemi “verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağı veren manyetik sistemler” olarak tanımlanmıştır.
Bu sistemlerde yer alan “veri” Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesi’ne ve 5651 sayılı Kanuna göre ekonomik değeri olan her türlü bilgi olarak kabul edilmiştir.
Sanığın, ATM cihazında unutulan kartı kullanarak para çektiği eylemde:
- Bilişim sistemi kullanılmış,
- Veriler üzerinde işlem yapılmış,
- Para fiziki olarak değil, veriyi kontrol ederek zilyetliğe geçirilmiştir.
Bu nedenlerle, olay bilişim sistemleri kullanılarak işlenen nitelikli hırsızlık suçu kapsamındadır. Ceza Genel Kurulu’nun 17.11.2009 tarihli kararında da bu tip eylemler açıkça bu kapsamda değerlendirilmiştir.
Somut olayda da bilişim sisteminin bir parçası olan ATM ile işlem yapılmış ve bu sistem üzerinde veri değişikliği suretiyle haksız çıkar sağlanmıştır. Bu nedenle çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmıyorum.
Tarih: 24.04.2024